1 Aralık 2013 Pazar

Farklarımız Çeşitliliğimizden ( Dijital İK 28/11/2013 )

#digitalhr
İlk kez katıldığım Dijital İnsan Kaynakları konferansının ana teması çeşitlilik ve eşitlikti. Sevgili Müge Ateş Ulusaler daveti sayesinde geldiğim bu konferansta bizzat kendisinden, seneye yapılacak olan etkinliğe de davet aldım.  

Etkinlik günü Karaköy de blogger arkadaşlarım Hayati Arpacı, Seda Küçük, Nilüfer Koçyiğit ile beraber Salt Galata ya ulaşmaya çalıştık. Elimizde Yandex Gps olmasına rağmen neredeyse bulamıyorduk. Çünkü esnaf nerede olduğunu bilmiyordu. Mekan eski Osmanlı Bankası binasıymış. İdil Türkmenoğlu bu konuda bir öneride bulundu; Bu tip mekanlar yeni açıldığında konu komşu esnaf çağrılır ve tanıtım yapılır diye.

Eğer daha önce gitmediyseniz tavsiye ederim. Organizasyonun burada yapılması güzel bir sinerji yaratmış. Çok güzel bir konsepte sahip ve içinde güzel bir kütüphanesi var. Mekan küçük, organizasyon büyük olunca fuayede sıkışık bir konumda durmak zorunda kaldık. Fakat bunu bir avantaja çevirerek network çalışması yaptım. Bu sayede Yüksel Erdoğan, Burcu Yularcı gibi güzel insanlarla tanıştım.

Dijital İK Blogger Hatırası

Bu Yazı Farklı Bir Yazı

Yazımda bir farklılık yapıp tek tek konuşmacıların neler konuştuğundan ziyade, genel anlamda ne anlatılmak istendi? ve konferansın gayesi neydi? İşte bunu yazacağım.

Konferans boyunca projeksiyon enerjisini yitirdi, Fatoş Karahasan yitirmedi. Bitmeyen bir enerji ile konferansı başarılı bir şekilde koordine etti.

Yazımın başında bahsettiğim gibi ana tema çeşitlilik ve eşitlik olunca, gündemde cinsiyet eşitliği ön planda tutuldu. O imrenerek girmek istediğimiz firmalar da bile ayrımcılık olduğu ve bunun aslında bilinç altında yatan bir konumlandırma olduğunu konuştuk. Nitekim sosyolojik incelemelerde kadını aradığımızda, evinin mutfağında buluyoruz. Zihnimizde aileyi canlandırırken kadın hep annedir, evde kız varsa anneye yardım eder. Bu programlama garip bir düzende modern iş hayatında karşımıza eşitsizlik olarak çıkıyor. Kaç kişinin şirketinde kadın üst yönetici var? Etrafta baktığımızda üst düzey bir mevkiye gelmiş kadının da erkek gibi davranması bekleniyor. Bu kısımda örnek olarak Angela Merkel gösterildi. Toplumların kadına bakışı buydu. Hep geri plan ve hep destek kuvveti rolü. Düşünsenize, Nene Hatun gibi bir idol ün olduğu bir toplumda kuvvet komutanı bir kadın olmadı. Fakat Türkiye de öyle bir girişim vardi ki kadına dayalı o da Tansu Çiller’in Başbakanlığı. Yabana atılamayacak büyüklükte bir hamle idi. Günümüzde bir çok ülkenin Başaramayacağı bir şekilde Kadın Başbakanımız oldu bizim.

Kadına karşı zihnimizde beslenen bu ideolojiden destek alarak sürekli çeşitli kuramlar ürettik. Neden kadın bilim adamı yok. Neden kadın filozof yok. Olamazdı zaten. Bir düşünün Galileo’nun işkence gördüğü skolastik devirde hangi kadın, toplum tarafından dayatılan görevlerinin dışına çıkıp farklı bir alana hizmet etsindi ki?

Kadın eşitliği konusunda hemen hepimiz aynı görüşte mutabıkız. Ama iş göreve gelince, "elinin hamuruyla ne anlarsın bu işten" diyerek sıyrılıyoruz. Fakat konferansta çok hoş bir istatistik paylaşıldı. Üst düzey yöneticilik yapan kadınların % 60'ı aslında bir anne. Yani hem çocuk yapıp hem kariyer basamaklarını coşkuyla tırmanmış. Bu da bize aslında kadının daha güçlü olduğunu gösterir ki, hem çocuk büyütüp hem de iş hayatına adapte olabilecek erkek düşünemiyorum. Kabul ediyoruz çevresel faktörler uygun olduğunda, kadının da Başaramayacağı bir şey yok.
Oturumdan bir görüntü

Konferansın son bölümünde engelliler ile alakalı projelerden bahsettik. Kurumlar da istihdam edilme oranının yalnızca hukuki zorunluluk esasıyla oluştuğu ve bunun dışında farklı bir girişimlerde bulunulmadığı gerçeğiyle yüzleştik. Öğrendiğim en önemli cümle şuydu; Bir engelliyle karşılaştığınız da önce engelinin ne olduğunu anlayın ve engelli olduğu alanda ona yardımcı olun. Mesela kollarından engelli bireye sakın ola ki karşıdan karşıya geçerken yardım teklif etmeyin. Gözlerinde engel olmadığı için size kıza bilir. Engellilerin kafasında her yönden engelli imajı yaratmamak için buna saygı duyun ve bu yönde yardımcı olun. Gerçekten düşündüğüm de bunu anlayabiliyorum. Engelli bir kişiyle empati kurmanın inceliğini far kettim. Sanırım konferansta en değerli kazanımım bu oldu. Firmalar da bu alanda neler yapıldığı da konuşuldu. Mesela Vodafone Düşler Akademisi ile engelli bireylere Engelsiz bir dünya kurmuş.  Takdire şayan bir davranış. Tebrikler. Hatta yemek arasında bizlere sepet içerisinde kendi yaptıkları kurabiyelerden dağıttılar. Gözlerindeki mutluluğu görmeniz gerek. 

Konferans ta bir kaç zamandır düşündüğüm,  ama detaylandırmadığım bir konu takıldı aklıma. O da İnsan Kaynaklarının Beyaz yaka ve Mavi yaka diye ikiye ayrılması gerektiğine dair bir savım vardı. Nedeni ise fiziksel güç ile çalışan mavi yaka ve zihinsel güç ile çalışan beyaz yakalıların farklı değerlendirmeler ve yönlendirmelere tabi olması gereğiydi. Daha önce yazmıştım yazılarım da. İrem Önal ve Burcu Yularcı'nın yazılarından aldığım ilhamla daha sonra tek başlık olarak yazacağım. 

Eşitlik ve çeşitlilik çerçevesinde yapılan bu konferans bakış açılarına yapılan bir kodlama gibiydi. Farkın dalık konusunda Fatoş Karahasan ile tanışmaya gittiğimizde bizi sahneye çıkarıp fotoğraf çekilmesi inanılmaz bir deneyimdi. Bloggerlar olarak bizleri direk sahiplenen ve panel de bize atıfta bulunup yazın bunu ey gidi Bloggerlar demesi çok hoşuma gitti. Velhasıl blogger olarak bir konferanstan daha mutlulukla ayrılıyorum. Blog misyonu gereğince konferansların #tt olabileceğini yazan Banu Çakar öngörüsüne sağlık.

Advertorial: Konferans boyunca attığım Twit leri buradan okuyabilirsiniz. Bu tweet ler sayesinde 2 adet imzalı kitap kazandım. Kitaplar: Fatoş Karahasan ve Dr Erdoğan Çalak'a aitler.

Konferans ta sahne alan bir isim de İdil Türkmenoğlu idi. Kendisinin bende ayrı bir yeri vardır. Kasım ayında toplamda 4 farklı etkinlikte kendisini dinleme fırsatım oldu. Pozitif yönetim uygulamaları ve kitabıyla ezber bozan bir kadın yönetici. 

Konferans için hazırlanan ajanda sırasıyla hangi oturumda olduğunuzu, konuşmacıların ve konunun tanıtımı ve hatta ilgili bölümlere ayrılmış not alanlarıyla fark yaratmıştı. Ajandadan alıntı: Dijital Dünya hayatımızı yeniden şekillendiriyor. "Dijital doğanlar" ve "dijital göçmenler" hayata farklı bakış açıklarından bakıyorlar ve birbirlerini anlamakta zorlanıyorlar.

Başka bir konferansı daha #tt yapmaya, Blogger olarak meslektaşlarıma bilgi ve yorum sunmaya devam edeceğim. Beni Takip etmeye devam edin.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder